Şaşılığın oluşmasında tek bir neden yoktur. Sorunlu hamilelik dönemi, doğumun problemli olup olmadığı, çocuğun gelişimi, geçirdiği hastalıklar şaşılığa yol açabilir . Şaşılık için genetik yatkınlık söz konusudur. Ailede gözünde kayma olan varsa çocuklarda şaşılığın görülme şansı yükselmektedir.
Çocukluk döneminde yani 2 yaşından sonra görülen şaşılıklarda genellikle neden göz bozukluklarıdır. Şaşılığa yatkınlığı olan bir çocukta gözdeki kayma, ateşli bir hastalık veya bir travma (düşme, ameliyatlar, kazalar) sonrası başlayabilir.
Göz kaslarımızın hareketini yöneten merkez beyindedir, bu nedenle sinirlerde oluşan felçler de gözde kaymalara neden olur. Geçirilen kazalar, kafa travması, ateşli hastalıklar ve ileri yaşta hipertansiyon ve şeker hastalığı gibi bazı durumlarda göze gelen sinirlerde felçler oluşabilir. Bu şekilde oluşan şaşılıklarda tedavi felcin kalıcı olup olmamasına bağlı olarak değişebilir. Çocuklarda göz tembelliği, büyük yaş grubunda çift görmeye neden olabileceği için mutlaka tedavisi gereklidir.
Şaşılık çeşitleri
Şaşılıklar gözlerin kaydığı yönlere göre adlandırılır.
İçe şaşılık (Ezotropya)
Dışa şaşılık (Ekzotropya)
Yukarıya şaşılık (Hipertropya)
Aşağıya şaşılık (Hipotropya)
Bu sınıflandırmanın dışında kalan özel şaşılık tipleri de vardır;
Erişkin Yaşlarda Görülen Şaşılık
Erişkin çağda ortaya çıkan şaşılıklar ise göz hareketlerini yöneten sinirlerde çeşitli sebeplerle (travma, diabet, kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, çeşitli enfeksiyonlar, tümörler veya zehirlenmeler) meydana gelebilir. Öncelikle şaşılığa yol açan nedenlere yönelik tedavi yapılmalıdır. Genellikle çift görme şikâyetinin de olduğu bu kaymalarda belirli bir süreyi takiben cerrahi gerekebilir. Şaşılık tedavisinde gözlük kullanımının yanı sıra özel aletlerle yapılan ortoptik tedavi, kapama tedavisi, çeşitli damlalarla medikal tedavi ve cerrahi tedavi uygulanabilir.
Gizli Şaşılık
Gizli şaşılık gözlerden biri kapatılınca ortaya çıkan şaşılıktır. Gizli kayma ülkemizde sık rastlanan bir göz hastalığıdır. Her iki göz açıkken birleştirici bir mekanizma ile beyin gözlerin paralel durmasını sağlar. Ancak gözlerden biri kapatıldığında bu mekanizma bozulur ve kapatılan gözde kayma oluşur.
Bu tip durumlarda hasta genellikle kaymanın farkında değildir ve gözlerde yorgunluk hissi, kızarıklık, ağrı, kuruluk hissi ve baş ağrısı gibi şikâyetlerle başvurur. Eğer hastada bir görme kusuru da var ise bu şikayetler daha erken ortaya çıkar. Özellikle yakın okuma sonrasında hasta baş ağrısından şikâyetçi olur. Gizli şaşılık uygun gözlükler ve ortoptik (özel aletlerle) egzersizlerle tedavi edilebilir.
Şaşılık Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?
Şaşılık birçok nedenden kaynaklandığı için tedavi de kişiden kişiye farklılıklar gösterir.
Gözlük: Bazı tip şaşılıklar kırma kusuruna bağlı olarak oluşur. Hasta gözlük kullanmaya başlayınca şaşılık düzelir. Bu tip şaşılıklarda gözlük yeterli olmaktadır.
Kapama Tedavisi : Bu tedavi yöntemi hastanın gözünde tembellik var ise yapılabilir.
Ortoptik tedavi : Bu tedavi her iki gözle görme yeteneğini ve derinlik hissini kazandırmak amacı ile uygulanır. Bu iki fonksiyon gözlerin paralel durmasını sağladığı gibi, günlük hayatımızda da oldukça önemlidir. Araba kullanırken, basketbol , tenis gibi mesafe ve zaman ayarlaması gereken sporlarla uğraşırken daha rahat ve başarılı olmamızı sağlar.
Cerrahi müdahale : Doğuştan olan kaymalar genellikle gözlük gerektirmeyen, erken dönemde (6 ay – 1 yaş ) ameliyat edilmesi gerekli kaymalardır. Kaymaların büyük çoğunluğu ise 2–3 yaş civarında ortaya çıkar ve genellikle gözlükle tam olarak düzelebilir. Gözlük takıldığı halde düzelmeyen kaymalara ise cerrahi tedavi gerekir. Şaşılık ameliyatları çoğunlukla genel anestezi altında gerçekleştirilir. Ameliyatların temel prensibi göz küresine yapışık kasların kuvvetinin azaltılması ya da arttırılması veya yerlerinin değiştirilmesi esasına dayanır. Şaşılıkta erken tanı ve tedavi ile göz tembelliği önlenebilir, 3 boyutlu görme sağlanabilir. Bu nedenle şaşılık şüphesi olan her çocuğun belirli bir yaşa gelmesi beklenmeden şaşılık uzmanı göz hekimine götürülmesi gerekir.
Botox: Bazı şaşılıklarda botulinum toksin (BOTOX) de tedavide uygulanabilir. Felce bağlı oluşan şaşılıklarda, ameliyat olmuş tam düzelme sağlanamamış hastalarda, guatr hastalığına bağlı gözünde kayma olmuş hastalarda BOTOX etkilidir ve tedavi edici olarak kullanılabilir. Felçlere bağlı olarak ani oluşan kaymalarda genellikle çift görme de vardır ve hasta için oldukça zor bir durumdur. Bu tarz şaşılıklarda genel eğilim 6–8 ay beklemektir, ancak bekleme döneminde çift görmenin azalması amacıyla botox uygulaması yapılabilir. Şaşılığın ortaya çıkmasından hemen sonra tedaviye başlanması ile tam düzelme mümkündür
1 hafta sonra. O zaman zarfında saçınızı, kuaförlerin yaptığı gibi başınızı geriye eğerek yıkayabilirsiniz.
Operasyona takılmış olan lens gözümde ne kadar kalacak?
Bir ömür.
• Kullanılan lensin markası, kalitesi be derecede önemli? • Avrupa CE belgesi ve Amerikan FDA onayı olan göz içi lenslerin kullanılması önemlidir. Görme kalitesi; lens materyali ve tasarımından etkilenir. Lens kapsülünün saydamlığını kaybetmesi de lens tasarımı ile ilişkilidir.
• Operasyondan sonra gözde tekrar katarakt oluşur mu? Hayır.
• ikincil katarakt denen durum nedir? Yapay lens, gözün kendi kapsülünün içine konur. Bu kapsül bazen saydamlığını yitirir, bu duruma ikincil katarakt denir. Ameliyattan sonra 6. ayda bu kapsülün ortasının lazerle delinmesi gerekebilir.
• Dikişli mi ameliyat olacağım, dikişsiz mi? Günümüzde katarakt cerrahisi fakoemülsifikasyon adını verdiğimiz teknikle ve dikişsiz olarak gerçekleştirilir
• Lazer teknelojisi ile mi ameliyat olacağım? Güncel katarakt cerrahisi fakoemülsifikasyon dediğimiz teknikle ve ultrason kullanılarak gerçekleştirilir. Fakoemülsifikasyon ultrason enerjisi kullanır, sanıldığı gibi lazer değil.
• Ameliyatdan önceki günlerde , diğer rahatsızlıklarım için kullandığım ilaçlarımı içmeye devam etmeli miyim? Diğer ilaçlarınızı içmeye devam etmelisiniz. Sadece şu 3 ilacı ise ameliyattan önce bırakmalısınız:
o Aspirin: 10 gün önce kesiniz o Kumadin: 7 gün önce kesiniz. o Flomax: 2 hafta önce kesiniz.
• Ameliyat olacak gözüme damlattığım tansiyon ilacı gibi damlalarım var. Bunları kullanmaya devam etmeli miyim? Evet. Tüm damlalarınıza devam ediniz. Sadece eğer şu damlaları kullanıyorsanız, ameliyattan 2 hafta önce kesiniz:
o Pilocarpine o Isoptocarpine o Pilogel o Carbachol
• Ameliyata aç olarak mı gelmeliyim?
Hayır. Operasyon uyuşturucu damla ile gerçekleştirileceğinden aç olmak gerekli değildir.
• Operasyonu görecek miyim? Hayır. Sadece karaltılar ve renkler göreceksiniz.
• Gözlük takacak mıyım? Bir ay sonra gözlük muayenesi yapılacak. Uzağı net görmek için ince bir gözlük gerekebilir, gerekmeyeblir de. Ama standart göz içi lens konmuş bir gözde, yakını görmek için mutlaka yakın gözlüğü gerekir. Uzak-yakın birarada görmeyi sağlayan lens konmuş bir gözde ise, hastaların %70’i uzağı ve yakını gözlüksüz net görebilirler.
Virüs mukozalar ve ciltten vücuda girer. Dolayısıyla yayılım için yakın kişisel temas gereklidir. Genellikle çocukluğumuzda dudaktaki uçuklar ve salgılardan virüsü kaparız. Beş yaşına dek toplumun %60’ı Herpes’le enfekte olur. Dünya nüfusunun %20 -45’inin dudak uçuğu geçirdiği bildirilmektedir. Havadan, yüzme havuzlarından bulaşmaz. Hastalık ilk kez alındığında, sadece %1 ile %6 oranında hastalık belirtisi olur. Diğer bir deyişle, örneğin dudak uçuğu olan biri ile temasta bulundunuz, virüs size geçti. Sizde %1-6 ihtimalle 3-9 gün içinde uçuk olur, %94-99 ihtimalle uçuk olmaz. Ama virüs vücudunuzda yerleşir. Yerleşim yeri de yüzdeki his sinirinin “gangliyon” denen kısmıdır. Bundan sonra bağışıklığınızın zayıfladığı bir an gelince virüs dudağınıza ya da gözünüze geçerek hastalık yapar.
Tekrarlama sıklığı
Kişilerin %10’u 1 yıl içinde tekrar göz uçuğu geçirir, %23’ü 2 yıl içinde tekrar uçuk geçirir. Ne kadar çok atak geçirdiyseniz, bundan sonra tekrarlama şansı da o kadar yüksek olur. Atak sıklığının cinsiyetle ve ilk kez kaç yaşında uçuk geçirildiği ile ilgisi yoktur. Tekrarlar daha çok Kasım ile Şubat ayları arasında olur. Toplumda göz uçuğu sıklığı 100.000’de 149’dur.
Göz uçuğunun tekrarlama nedeni
Virüs çoğunlukla sinir gangliyonunda yerleşmiştir. Ama korneada da yerleştiği olur. Stres, yorgunluk, üzüntü göz uçuğunun tekrarlamasına yol açar. Güneş ışığı, travma, cerrahi, sıcaklık, ateşli hastalıklar, adet dönemi, diğer enfeksiyonlar, duygusal stres, glokom ilaçlarından bazıları da (Prostoglandin F2 anologları) herpes virüsünü aktive eder. İki gözde birden göz uçuğu olması bağışıklık sistemi ile ilgili bir probleme işaret eder.
Göz uçuğunun belirtileri
Göz kapaklarında kızarma-baloncuklar (herpetik blefarit)
Konjonktivit: Foliküler konjonktivit kendini gözlerde kızarma, akıntı ile belli eder.
Kornea (gözün en öndeki şeffaf tabakası): İnfeksiyöz epitelyal keratit, nörotrofik keratopati, stromal keratit, endoteliit gibi isimlerde ve çeşitli formlarda hastalık yapar. Tek gözü etkiler, sadece olguların %3’ünde iki gözü de tutar. İki gözü de etkilenen bireylerin %40’ı atopik (alerjik) bünyelidir. Kornea etkilendiğinde ağrı, ışık hassasiyeti, yaşarma, belli seviyelerde görme azlığı olur.
Uvea: İridosiklit kendini gözde kızarma, ağrı, görme bulanıklığı ile belli eder.
Tanı
Tanı koymak için standart göz muayenesi yeterlidir. Diğer tanı yöntemleri için gözden sürüntü ile örnek alınır: Örnek patologlarca boyanır. Hücre kültürü, immunolojik testler, PCR, elektron mikroskopi incelemesi yapılabilir.
Tedavi
Tedavide hastalığın tipine göre antiviral damla-pomad, kortizonlu damlalar, antiviral haplar kullanılır. Korneadaki göz uçuğu hiç bırakmadan geçebileceği gibi, korneayı daha derinlemesine etkileyerek görmeyi kalıcı şekilde azaltabilir. Kimi olgularda kornea, uçuk yüzünden delinebilir.
O zaman doku yapıştırıcısı dediğimiz uygulamayla kornea onarılır. Korneada kalıcı izler kaldığında görmeyi artırmak için kornea nakli gerekir. Göz uçuğu için yapılan kornea naklinde başarı oranı %50-80 civarındadır. Kornea naklinde başarıyı sınırlayan temel faktörler korneanın damarlanmış olması ve virüsün nakledilen yeni korneayı da etkilemesidir.
Göz kuruluğu ya göz yaşının az salgılanmasından, ya da mevcut göz yaşının fazla buharlaşmasından kaynaklanır.
Göz yaşının az salgılanması
Göz yaşının az salgılanması, Sjogren hastalığı denen romatizma hastalığından kaynaklanabilir. Sjogren hastalığı, göz kuruluğunun yanısıra, ağız kuruluğuna da yol açar. Sjogren hastalığında, gözyaşı bezi nedeni bilinmeyen iltihabi bir reaksiyonla tahribata uğrar. Sjogren hastalığı, diğer romatolojik hastalıklarla da birarada bulunabilir.
Göz yaşı salınımı azlığı, Sjogren hastalığından kaynaklanmadığında ise, şu durumlardan kaynaklanır: • Yaşın ilerlemesi • Göz yaşı bezini tahrip eden hastalıklar (örn. guatrın gözü etkileyen tipi) • Göz yaşı bezinin kanalcıklarının tıkanması (örn. tahom gibi göz hastalıkları) • Kimi nörolojik hastalıklar (örn. Riley-day sendromu)
Mevcut göz yaşının fazla buharlaşması
Fazla buharlaşma, kontakt lens ve bilgisayar kullanımı gibi faktörlerden kaynaklanır. Kirpik diplerindeki yağ bezlerinin salgılarındaki problemler de, gözyaşının yağ bileşeninde yetmezliğe yol açarak fazla buharlaşmaya neden olur.
Göz kuruluğunun belirtileri • Batma • Yabancı cisim hissi • Yanma • Yapışkan akıntı • Görme bulanıklığı • Kızarma • Işık hassasiyeti • Yorgunluk hissi
Tanı • Göz yaşı kırılma zamanı: Normalde göz yaşı, her göz kırpmadan sonra en az 10 saniye boyunca göz yüzeyinde kalmalıdır. Yüzeyde 10 saniyeden önce göz yaşının kaplamadığı kuru alanların oluşması (yani göz yaşının kırılması) anormaldir; göz yaşı yetersizliğine işaret eder.
• Schirmer testi: Göz uyuşturucu damla ile uyuşturulduktan sonra, alt göz kapaklarına milimetrik olarak işaretlenmiş kağıt şeritler konur. Beş dakika sonunda, kağıt şeritte en az 10 mm’lik bir ıslaklık olmalıdır. Kağıtta 5 mm’den daha az ıslaklık, göz kuruluğu anlamına gelmektedir.
• Göz yüzeyinin çeşitli boyalarla değerlendirilmesi: Göz yüzeyine fluoresein veya rose bengal ismi verilen boyalar sürülür. Bu boyalar, yüzeydeki kuru alanları ve kuruluk yüzünden dökülmüş hücreleri boyar. Boyanmanın varlığı ve miktarı, göz kuruluğunu ve derecesini gösterir.
Tedavi
• Genel önlemler: Bulunulan mekanların nemlendirilmesi, kaloriferlerin üstüne su dolu kapların konulması, soğuk buhar makinelerinin kullanılması, vb.
• Suni göz yaşı damlaları: Gözü nemlendirirler. İçlerinde prezervan madde içermeyenlerinin hiç bir toksik etkisi yoktur.
• Göz yaşı salgısını artıran damlalar: Bu damlalar, daha çok göz yaşı salınmasını sağlarlar.
Punktum tıkaçları: Göz yaşı, alt ve üst göz kapaklarının iç taraflarındaki “punktum denen deliklerden burna doğru akar. Ağladığımızda burnumuzun akmasının sebebi de, işte göz yaşının bu şekilde burna geçmesidir. Gözleri kuru olanlarda ise, punktumlara tıkaç konarak, mevcut göz yaşının burna akıp gitmesi önlenir. Böylece, göz yaşı göz yüzeyinde kalır.
Basit bakteriyel konjonktivit Gündelik hayatta en sık rastlanan konjonktivit formudur. Basit bakteriyel konjonktivitin belirtileri
• Gözde kızarma • Batma • Yanma • Akıntı • Sabah uyanınca göz kapaklarının birbirine yapışık olması (akıntı yüzünden)
Basit bakteriyel konjonktivitin tedavisi Tedavide gündüz antibiyotikli damla, gece uyumadan evvel antibiyotikli pomad kullanılır. Bakteriyel konjonktivit, 10-14 gün içinde iyileşir. Viral konjonktivit Viral konjonktivitlerin en sık nedeni adenovirüs isimli virüstür. Bu virüsü taşıyan kişilerin solunum yollarındaki veya gözlerindeki salgılar, bulaşmaya neden olur. Virüs kapıldıktan 4-10 gün sonra enfeksiyon belirtileri başlar. Takip eden 12 gün boyunca, virüsü kapan kişi de bulaştırıcı hale gelir. Adenoviral konjonktivitin belirtileri
Viral konjonjktivitlerin %80’inde gözün kornea (şeffaf) tabakası da etkilenir. Belirtilerin başlamasından 7-10 gün sonra korneada beyaz benekler meydana gelir. Bu benekler 2 haftada geçebileceği gibi, daha derinlere inerlerse solmaları aylar-yıllar alabilir.
Adeneoviral konjonktivitin tedavisi Eğer gözde batma fazla ise veya korneadaki benekler derinlere indiyse, kortizonlu damla kullanılır
NSAID (steroid olmayan antienflamatuar ilaçlar) (Örn. Aspirin)
Narkotik ilaçlar (opioidler) (Örn. Morfin)
NSAID grubu ağrı kesiciler gözlerde ışıga karşı hassasiyet yaratırlar. Güneş ışığı ile karşılaştıklarında bu gruptan ilaçlar gözde reaksiyon yaratırlar. Bu gruptan özelikle 2-arypropionik asit, ışık hasasiyeti ile ilişkilidir ama diğer ilaçlar da (piroxicam, diclofenac ve benzydamine) ışık hassasiyeti görülür.
Morfin gibi narkotik ağrı kesiciler ise goz bebegini küçültür.